17 Eylül 2013 Salı

Seviyorum hem de çok...

Bundan tam 3 yıl önceydi. Evet, evet tam 3 yıl önce bugün. Sınıfından çıkıyordu ben de bizim katın balkon tarafındaydım. Gördüm ya çarpıldım işte. Aşkı o anda hissettim kalbimde. Yanına gitmek istedim gidemedim ayaklarım inat etti, konuşmak istedim dudaklarım inat etti, tutup kolundan "Seviyorum seni!" demek istedim dizlerimin bağı çözüldü dizlerimin üstüne çöktüm. Olmadı bir türlü işte. Nasıl oluyordu bu anlam veremiyordum işte. Kalbinin tüm benliğiyle istiyorsun ama bedenin istemiyor inatlaşıyor seninle. Ne sorunu vardı bu bedenimizin bizimle? Tek derdi bize acı mı çektirmekti? Olmadı işte gidemedim, konuşamadım...
Ağladım bazı geceler sigarayı da arttırmıştım iyice, günde 1 paketi aşmazken 1,5 paketi geçiyordum artık. Alkol bile aldım kendim mi büyütüyordum bilmiyorum ama nereye baksam o vardı işte. Herkes bana O'nu gösteriyordu. Konuşmalar bana O'nun sesiyle geliyordu. Öylesine bir aşktı bu. Gözlerinin içine bir kereliğine bakmıştım ya... Bayılıyordum, tutundum bir yerlere. Öyle bir etkisi vardı üstümde.
Sonunda yapamayacağım dedim yolladım birini git konuş dedim nasıl olursa olsun ayarla onu dedim ama nafile istemiyordu en iyi arkadaşı bile gitti istemiyordu işte... Ne vardı bende? Çok mu iticiydim? Kendimden nefret ediyordum. İntihara kalkıştım sonra olmaz dedim kendi kendime yapma kendini geç aileni düşün dedim...
Keşke demeseydim...
Şu an bunları yazarken bile "Gözlerin doğuyor gecelerime" diyorum. Aynaya bakmak istemiyorum. Tiksiniyorum kendimden. Böyle lanet bir şey olabilir mi? Tam 6 defa teklif yolladım! 6! Sonunda kendim konuştum ama yok dedi sonuna da ekledi: "Ben kimseyle çıkmak istemiyorum, arkadaş olursak daha iyi olur." Ama öğrendim ki bu laflardan kısa süre sonra okuldan biriyle çıkmaya başladı... Gözümün önünde... Gördüm ve gizli bir yerde ağladım... Ağladım, çünkü ağlamasaydım zararlı çıkacaktım o çocuğa saldıracaktım sinirden ağlamıştım. Yine onu düşünerek kendimi geri çekmiştim ama o asla görmedi beni benim gibi birini istemedi. Ben de aslında bir hiçim. Lanet bir aşkın peşine düştüm. Her şeyimi kaybettim onun yüzünden. Her şeyimi... Paramı sigaraya alkole yatırdım, ailemle aramı bozdum, arkadaşlarımla görüşmek istemedim, dersleri boş verdim... Bunların bütün sorumlusu oydu işte... Ama yine de söyleyemiyordum ona diyemiyordum ki her şey senin yüzünden... "Hiç bir şeyin seninle alakası yok." diyordum sürekli...
Aşkın tarifini yap deseler ya şimdi bana aklıma o gelir yine ve dudaklarımdan tek cümle dökülür:

"Aşk O'dur."

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Stand-up anısı... :)

Selam arkadaşlar,
İlk blog yazıma başlamadan önce kendisini idol kabul ettiğim İstiklal Akarsu'ya teşekkür ediyorum. Kendisi sayesinde buraya geldim ve belki de buradan bir çok şey yaşayacağım. Aslında iki idolüm var biri önceden söylediğim gibi İstiklal Akarsu diğeri Cem Yılmaz. Cem Yılmaz'ı küçüklükten beri idol olarak kabul ederim. Karikatürlerini takip eder; stand-up gösterisini defalarca izler, her seferinde gülerdim. Sırf ona benzeme isteğim yüzünden okuldaki tiyatro gösterisinde stand-up için sahneye çıkmaya karar verdim. Ben de daha yeni ailemle İstanbul'a taşınmışım. Kimseyi tanımam etmem. Sırf bu yüzden "Ulan Aziz bir hiç uğruna rezil olacaksın vazgeç!" diye kendi kendime kızıyordum. Sonra ne olduysa Furkan'ın araya girmesiyle oldu. Furkan benim sınıfta kendisi profesyonel tiyatrocu uzun zamandır tiyatrolara çıkıyor oynuyor. Furkan'a gidip:
-Ben vazgeçtim oğlum çıkmam o sahneye rezil olurum boş ver.
-Lan salak mısın sen? Böyle bir fırsat insanın ayağına zor gelir. Çık yap gösterini ne olursa olsun zaten son senen kimse seni tanımaz.
-Tamam lan çıkıp yapacağım.
Ben o gazı aldım ya artık sahneye çıkıp uçabilirim, o derece. Benim en büyük kaygım provasız olmamdı. Sahneye çıkmamı sağlayan Cem hoca bir kereliğine bile provaya almamıştı beni. Yazıklar olsun Cem hoca, yuh sana Cem hoca, rezil ettin bizi Cem hoca!
Ben prova için Cem hocaya yalvaradurayım kendisi beni takmasın tabii. Gece oturdum bilgisayara yine tam o an mesaj geldi siktir et dedim kendi kendime oyuna bakıyorum bir an içime bir kurt düştü. Ekran kilidini açtım baktım Cem hoca mesaj yollamış. Kendi kendime "Aha sıçtık adam çıkarmayacak kesin" diye sövüyorum. Mesajı açında daha kötü oldum: "Yarın sahneye çıkıyoruz haberin olsun." Ulan sanki geziye gidiyoruz, kamp yapacağız sanki, böyle haber mi verilir?!
Mesajı görünce elim ayağım titremeye başladı. Heyecanımı iliklerime kadar hissediyorum. Evde herkes "Bu ne sıcak hava lan?!" modunda ben ise titriyorum heyecandan. Hemen telefona sarıldım. Cem hoca'yı aradım:
-Hocam siz dalga mı geçiyorsunuz?
-Ne dalgası Aziz, neyden bahsediyorsun?
-Ya hocam bırak Allah aşkına mesaj atmışsın yarın oynuyoruz diye şakaysa söyleyin daha prova yapmadım.
-Yok ya Aziz çıkar aslanlar gibi yaparsın gösterini korkma, heyecan da yapma. ehehehe
-Neyse hocam ben yarın gelirim yanınıza (senin Allah belanı versin diyerek kapatmak istedim telefonu ama olmadı işte)
Ertesi gün koştur koştur Cem hocayı arıyorum beyefendi ortalıkta yok. Koridorda söve söve koşarak Cem hocayı arıyorum. Müdür yardımcısının odasına tekme atarak girdim (yok öyle bir şey):
-Hocam nerde bu Cem hoca?
-Aziz ne oldu lan nefes nefese kalmışsın?
-Hocam boş verin beni Cem hoca lazım bana provasız stand-up gösterisine çıkaracak beni!
-Gösteriye hazırlık için tiyatro salonunda (tiyatro salonu da okul bahçesinin dışında)
-Hocam izin verin gideyim konuşmam lazım!
-Olmaz oğlum git çabuk dersine hadeeeee
Sinir katsayısı iyice yükselmiş bende bir de derse giriyorum. 2. dersti ben yine arka sıraya geçmiş sövdükçe sövüyorum. Furkan geldi yanıma:
-Hayırdır oğlum bu ne sinir?
-Ya amk Cem hoca provasız çıkaracak beni stand-up gösterisine resmen rezil olacağım oğlum.
-Ya sen siktir et. Sen çık yap gösterini bir şey diyenin ben amk.
-Oğlum dizlerim titriyor resmen görmüyor musun?
-Sen merak etme çık gerisini bana bırak
Demesiyle zil çaldı tam sınıftan çıkıyoruz öğrencinin biri daldı sınıfa: "Tiyatroda olanlar tiyatro salonunaaaa!!!" diye böğürdü. Evet, evet resmen böğürdü. Bağırma denmezdi ona. Bademciklerini gördüm resmen.
Furkan'la göz göze geldik "yürü lan!" der gibi bir bakış attı. Ben de "tamam lan!" diye bakış attım öyle bakışa bakışa gittik tiyatro salonuna kadar. Tiyatro salonuna direk oyuncuların soyunma odasının olduğu taraftan girdik. Hep merak ve hayal ederdim orayı. Sonunda dileğim gerçekleşmişti. Bu bile yeterdi aslında. Neyse girdik içeri Yeşim hoca kontrol ediyor. Kadın beni görünce şaşkınlığını gizleyemedi:
-Sen kimsin yeaa?
-Hocam anlaşılan Cem hoca benden bahsetmemiş bu adam takmıyor beni ya valla. Tiyatrodan sorumlu iki kişi var biri diğerine haber etmiyor. Hocam sizi de takmıyor bence gidin konuşun. (Gazı verdim ama bir boka yaramadı. Halen gülümsüyordu)
-Yok canım sorun değil. Sen geç giyin arkada.
Soyunma odasına girdim okul elbiseleri leş gibi "Ulan 2 günde nasıl böyle oldu bunlar!" diyorum ama kendime bakmıyorum. Çıktım odadan sahneye doğru yürüyorum seyirci yok diye rahatım ama bir insan evladı izlemek için orada bekliyor olsa eminim adımlarım geri giderdi. Heyecandan delireceğim. Sahneye çıktım daha ışıklar açılmamış, ben de rahat rahat geziniyorum. Arkadaşların yanına gidip bir iki espri yapıyorum falan ama espriler tırt yani havamda değilim resmen. Son 15 dakika dediler benim kafam gitti bütün repliklerimi unuttum resmen. Allah'tan replikleri kağıda yazmıştım da bakınıyordum. Son 10 dakika kala Cem hoca geldi yanıma: "İlk sen çıkıyorsun sonra tiyatro ekibi." dedi ve gitti. Ulan ben ne yapacağım bittim ben diye söyleniyorum. Tiyatro ekibi de tanımıyordu beni Furkan dışında adam akıllı. Geldiler yanıma isimdi sınıftı derken iyice samimi olduk ne yapacağımı öğrendiklerinde hepsi ağzı açık bakıyordu bana sadece. Gösteri zamanı geldi koltuklar full artı full resmen. Ayılar merdivenleri bile işgal etmişti. Perdeyi aralayıp bakamıyordum bile ulan perde açılsa ben naparım diyordum. Cem hoca o anda tiyatrodan önce bir arkadaşınız stand-up gösterisi sunacaktır size dedi. Yahu arkadaşım insan bari isim verir Abdulaziz Çiçek isimli arkadaşınız stand-up yapacak de bari belki bir şeklimiz olur diyorum; ama bir yandan da rezil olursam öğrenmesinler daha iyi diye düşünüyorum. Cem hoca da onu düşünerek söylememiştir kesin. O perde açıldı ya benim dizlerimin bağı çözüldü sanki ayakta duramıyordum herkes alkışlıyor, ıslıklar falan ulan bir de o tiyatro ışıkları var ya tam gözüne vuruyor o yakıyor resmen seni.
Gösteriye başladım gülmeler falan oldu sonra bende hat kesildi. Espriler uçtu gitti resmen. Kağıdı aldım elime repliklere bakıp sahneye dönüyorum iki kelime edip tekrar kağıda bakıyorum en sonunda kağıdı elime alıp sahneye çıktım. Kağıttan okuyarak sahnede stand-up yapan ilk insan oldum biliyorum. O anlar yaşanmaması gereken anlardı. Neyse ki gösteri bitti teşekkür ettim perde kapanırken alkış ve ıslıkları duyarken gözümden yaş geldi. Mutluluktan ağlamak üzereydim ilk kez. Bu kadar yaşanan şeyden sonra son hareket beni o kadar mutlu etmişti ki.
Şimdi geriye dönüp bakıyorum da insan isteyince harbiden yapıyor be. Yürü be Aziz, bravo be Aziz, helal olsun Aziz!